Merhaba ben Ece, 22 yaşındayım ve Atılım Üniversitesi psikoloji bölümü 3. Sınıf öğrencisiyim. Benim Erasmus maceram okulumun hangi okullarla anlaşması olduğunu bile bilmeden, Erasmus için dil sınavına girmemle başladı.
Şans eseri gönderilen bir kişi olacaktı ve o kişi de bendim. Çok uzun zamandır bunu hayal ediyor olsam da, başvuru ve gitme sürecim beklenmedik bir şekilde oldu. Gideceğim okulun Roma’da olduğunu bile başvuru formu doldururken öğrendikten sonra kendimi bir anda 2019’un aralık ayında İtalya vizesi almaya çalışırken buldum.
Erasmus’a gitmek için yapmamız gerekenlerden bahsetmem gerekirse, ilk olarak okulda İngilizce seviyemizi belirleyecek bir sınava girmemiz gerekiyor. Bu sınavdan aldığımız puan ve not ortalamamız tekrar hesaplanarak, diğer gitmek isteyen öğrencilerle birlikte bir sıralamaya koyuluyor.
Gönderilecek öğrenci sayısı ve bizim bu sıralamada kaçıncı olduğumuz kriterine göre gitmeye hak kazanıp kazanmadığımızı öğrenmiş oluyoruz. Daha sonra da gerekli formları doldurup, okulun bizden istediği belgeleri (sağlık sigortası, pasaport fotokopisi, transkript gibi) göndererek kabul mektubumuzu bekliyoruz.
Kabul mektubunu aldıktan sonra da vize işlemleri için kolları sıvıyor ve toplamamız gereken belgeler listesi içinde kaybolarak –umarım ki- bu süreci olumlu bir sonuçla noktalıyoruz.
Eğer gidebileceğiniz şehirler arasında Roma varsa, benim fikrim kesinlikle seçmeniz yönünde. Roma gerçekten büyüleyici bir şehir. Sokaklarda rastgele yürürken bile karşınıza tarihi kalıntılar çıkabiliyor veya içeri dalıp tavanlarını hayranlıkla izleyebileceğiniz bir kilise görebiliyorsunuz.
Evet tavanlarını! Fresklerle dolu sanat eseri tavanları, meydanlardaki heykelleri, kocaman tarihi yapıları, gece ayrı gündüz ayrı manzarası olan tepeler kesinlikle Roma’da yaşamanın en güzel yanı. Üstelik göze hitap eden şeyler görmeniz için, çok turistik yerlerde dolaşmak, sanat eserleri görmek zorunda bile değilsiniz.
Rastgele girdiğiniz dar ve taş sokaklar, yeşil ahşap panjurlu binalar, yürürken gözünüzü etraftan alamamanız için yeterli bir sebep. Diğer İtalyan şehirleri de bu özelliklere sahip Roma’nın farkı ne derseniz, aklıma gelen bir olumlu özellik kesinlikle yarım saatte metroyla –yaşadığınız semte bağlı olarak- veya bir saatte trenle harika sahillere gidebiliyor olmanız.
Roma macerama damgasını vuran kuşkusuz en büyük olaylardan birisi, tabii ki de gittikten bir buçuk ay sonra covid-19’un ortaya çıkması ve uzunca bir süre karantinada kalmamızdı. Okulun yurdundan çıkmamız yasak, ve evet market veya parka çıkmak dahil, iki aydan fazla bir süre geçirdik.
Başlarda boşa geçen zamanımız, planlarımızı gerçekleştirememek canımızı çok sıksa da, 150 kişiyle (6sı erasmus öğrencisi) birlikte bir okul kampüsünde karantinada kalmak benim için unutulmaz bir anıydı. Çok üzüldüğümüz zamanlar olsa da arkadaşlarımızla bir aradaydık.
Her zaman birlikte yemek yiyor, oyunlar oynuyor, filmler izliyor, hafta sonları bahçede barbekü yapıyor ve hafta sonu akşamları da yurt kantininde parti yapıyorduk. Arta kalan zamanlarda da sinir krizi geçirdiğimiz olmuyor değildi tabii, dile kolay ne zaman dışarı çıkacağınız konusunda bir fikriniz olmadan 80 gün!
Dışarı çıktığımız zaman ise vaka sayıları oldukça düşüktü. Yanlış hatırlamıyorsam, o gün Roma’da 16 vaka vardı. Bu da bizim için çok sevindirici bir haberdi. Bu kalan bir buçuk ayımızın her saatini dolu dolu geçirmiştik.
Çünkü geçen zamanın ne kadar değerli olduğunu, karantina bize zor yoldan öğretmişti. Başka okullardaki erasmus öğrencileriyle de tanışarak, Roma’da gezilmedik yer girilmedik sokak, bırakmamıştık. Roma sahillerinde geçirdiğimiz günler de bize tatildeymişiz gibi hissettiriyordu.
İtalya içinde seyahat yasağı kalktığında ise Napoli-Pompei, Amalfi kıyıları, Sorrento, Milano ve Venedik’e gitme fırsatı bulduk.
Pandemiden önce de Pisa ve Floransa’ya bir seyahatimiz olmuştu. Maalesef pandemi kısıtlamaları nedeniyle İtalya dışına hiç seyahat edemedik. Ama tüm yakın arkadaşlarımızla bunu ileride gerçekleştirmek için sözleştik!
Yapamadığımız Avrupa turuna Erasmustaki en yakın arkadaşlarımla tekrar buluşarak yapmak için sabırsızlanıyorum.
Erasmusa gidecek herkese en büyük tavsiyem, iyimser bir ruh hali içinde olup, yaşadıkları her şeye anı biriktirmek gözüyle bakmak olacak.
Olumsuzluklar, planlarınıza uymayacak durumlar yaşamak, tanıştığınız insanlarla anlaşamamak, istediğiniz yerlere gidememek… ve bunun gibi tüm durumlar bugünleri olumsuz hatırlamanıza sebep olmayacak.
Gördüğünüz yerleri, edindiğiniz arkadaşlıkları, tek başınıza yurt dışında aylarca yaşamanın size kazandırdıklarına odaklanmanız anın tadını çıkararak, unutulmaz bir deneyim edinmenizi sağlayacak.
Bu arada unutmadan, erasmusta yaşadıklarımı ve seyahatlerimi YouTube kanalımdan izleyebilirsiniz!