Erasmusgram: Merhaba Yunus Emre. Bize kendinden bahseder misin ?
Yunus Emre Kaya: Selamlar, ben Yunus Emre Kaya. ODTÜ’de Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi 4. Sınıf öğrencisiyim bu sene. Bursalıyım ama son 4 senedir Ankarada’yım tabii. Erasmus ve AB projelerinin geneline de lisede Comenius değişim programıyla 1 hafta Yunanistan’a gidince ilgi duymaya başladım. Yeni yerler gezmeye, yeni insanlara ve hikayelere her zaman çok ilgiliydim. Aynı zamanda fotoğrafçılıkla uğraşıyorum denebilir, gittiğim yerlerde hepsini bir arada deneyimlemeyi seviyorum, seyahat etmek hepsini tatma fırsatı veriyor bana.
Erasmusgram: Erasmus için Budapeşte’yi seçme sebebin ne oldu ?
Yunus Emre Kaya: Daha önce çok yurtdışı tecrübem olmadığı için birinci önceliklerim gezmeme imkan vermesi için şehrin konumu ve yaşam masrafıydı kendi adıma. Daha sonra şehrin uluslararası nüfusu ve hareketliliği geliyordu. Akademik olarak gideceğim okul veya ülkenin genel imkanları ve imajı aşırı önemli değildi benim için. Çünkü aynı zamanda çok prestijli bir okula gitmek bir artı olsa da dersler birinci önceliğim olsun istemedim. Giden çevreme de sorarak ve kendim de araştırma yaparak ucuza, benim gibi gençlerin fazla olduğu, eğlence için çok fazla seçenek sunan ve merkezi bir konuma sahip bir şehir olduğu için birinci tercihim olarak Budapeşte’yi yazdım ve oraya gittim. Tabii bu şanslı pandemi sürecinde ilk 1.5 aydan sonra konumun bir önemi kalmadı J
Erasmusgram: Budapeşte’de hangi üniversitede eğitim aldın ? Eğitim dili Macarca mı ingilizce miydi ?
Yunus Emre Kaya: Corvinus University of Budapest’te eğitim aldım. Dediğim gibi benim için çok önemli olmadığı için çok araştırmamıştım ama ekonomi alanıyla ilgilenenler için iyi bir tercih olabilir, ekonomide ülkenin önde gelen üniversitelerinden biri. Eğitim diliyse değişim öğrencilerinin ihtiyacına rahatlıkla cevap verecek kadar İngilizce ders vardı fakat yerli öğrenciler için Macarca kurslar da hayli fazlaydı. İngilizce derslerin büyük çoğunluğu uluslararası öğrencilerden oluşuyordu.
Erasmusgram: Budapeşte öğrenci şehri miydi ? Erasmus öğrencisi için Budapeşte’de yaşamak pahalı mı ?
Yunus Emre Kaya: Budapeşte’ye ben kesinlikle ama kesinlikle öğrenci şehri derdim. Alternatif bir ruhu, sadece gece hayatıyla kısıtlı olmayan çok fazla eğlence seçeneği, özellikle merkezde bir kısmı uluslarası olan yoğun öğrenci nüfusu barındırdığı ve her çeşit mekan ve insanla karşılaşabileceğiniz için öğrenciler için çok keyifli bir şehir olduğunu düşünüyorum.
Erasmusgram: Erasmus öğrenimi için ne kadar hibe aldın ? Bu hibe yetti mi ?
Yunus Emre Kaya: Aylık 300 Euro olacak şekilde hibe aldım, tamamını değil yüzde 80’ini yatırıyorlar bizim okulda sen oraya giderken. Yaşam masrafı olarak uygun bir yer olmasına rağmen merkezde uluslararası öğrencilerle kalmak istiyorsanız kira konusunda biraz tuzlu. Yerel halk ve Macar öğrenciler genelde merkezde kalmayı tercih etmiyor bu sebepten dolayı. Bahsettiğim koşullarda bir oda kirası şehirde ortalama 300-400 euro bandında çok büyük çoğunlukla. Ben de kira ve faturalara 320 euro civarı verdiğim için hibem direkt oraya gidiyordu fakat onun dışında çok fazla bir masraf kalemim yoktu, şahsi fikrimce ortalama bir öğrenci hayatıyla kira dahil 600 Euro rahatlıkla yetecektir oradaki bir öğrenciye, ulaşım vs. de aşırı uygun; ama tabii ne kadar uygun olsa da yemeğin evde yapılması gibi faktörlere göre harcama değişiklik gösterebilir, 600 Euro yemeğin genellikle evde yapıldığı ama dışarıya içmeye ve gezmeye çıkılabildiği bir senaryo için geçerli.
Erasmusgram: Macar kültürü hakkında düşüncelerin nelerdir ? Macar kültüründe dikkatini çeken neler oldu ?
Yunus Emre Kaya: Macarlar tarihsel geçmişlerinden dolayı birazcık kendi kültürlerine dönük bir millet, genel olarak tarihe hakimler ve ilgililer. Bana tanıştığım çoğu kişi oradaki Osmanlı hakimiyetiyle ilgili şeylerden bahsediyordu. Genel olarak ırkçı ve soğuk gibi söylentiler duyuyordum gitmeden ama ben bariz bir şekilde özellikle ırkçı soğuk veya kapalı olduklarını düşünmüyorum, gayet yardımsever, eğer iyi niyet ve güleryüzle yaklaşırsanız samimi insanlar büyük çoğunluğu,tabii ki 10 milyon insan hakkında genelleme yapmak zor ama izlenimim bu yönde.
Erasmusgram: Dil ve kültür açısından adaptasyon sürecin nasıldı ? İletişim konusunda sıkıntılar yaşadın mı ?
Yunus Emre Kaya: Gençlerin çok büyük çoğunluğu ingilizce biliyor fakat yerel yetişkin halk çok aşina değil, bir dil bariyeriniz olabilir. Macarcanın aşırı zor olduğu gerçeği de eklenince resmi kurumlarda işler biraz zorlayıcı olabiliyor, ama halloluyor eninde sonunda. Özellikle yetişkin ve yaşlı nüfus dil konusunda sıkıntı yaşadığı için biraz baştan savmaya yönelik tavırlar gösterebiliyor, ama bu konuda yardım isterseniz etrafınızdan kesinlikle sıkıntı yaşayacağınızı düşünmüyorum. Kendi adıma da sıkıntıyı sadece espri yaparken yaşadım genel olarak, çünkü Macarlar da özellikle Batı Avrupalılar da bizim ilginç espri anlayışımıza aşina olmadığı için ciddiye alabiliyor veya tamamen anlamayabiliyor. Daha sonra açıklasanız ayrı dert açıklamasanız ayrı dert J Ama bir süre sonra oturuyor o iletişim. Yemek vs. konularında da bizden çok farklı bir şekilde ayrıldıklarını düşünmüyorum. Sıkıntı yaşatacak derecede kültür farkı yok genel itibariyle.
Erasmusgram: Erasmusta arkadaş ortamın nasıldı ?
Yunus Emre Kaya: Ben kendimi bu konuda çok şanslı görüyorum çünkü benim etrafımdaki veya geçen dönemlerde gittiğini bildiğim çoğu Erasmus öğrencisi o ülkenin yerli öğrencileriyle çok vakit geçirmiyor genelde, gruplaşma oluyor değişim öğrencileri ve yerliler arasında. Fakat ilk 2 ay pandemi etkisinden önce özellikle okulumun ESN topluluğunun da etkisiyle çok geniş bir arkadaş çevresi edindim, her ülkeden her bölgeden insanlar vardı ve sürekli beraber etkinliklere gidip çok keyifli zaman geçiriyorduk, fakat onların döndüğü benim dönmediğim dönemden sonra fazla değişim öğrencisi kalmadı ve ben Macar arkadaşlarımla daha çok vakit geçirmeye başladım, bu bana yeni bir sayfa açtı.
Çok yakın arkadaşlar edinip çok fazla kişiyle tanıştım pandemi süresince çünkü fazla vaka yoktu ve durum iyiydi, beni hiç bilmediğim yerlere götürdüler ve gerçekten dönerken çok üzgün hissettiğimi hatırlıyorum çünkü 4 ay boyunca çok samimi olmuştuk aile gibi hissediyordum.
Şanslı olmamın sebebi de genel olarak gittiğim ortamlarda çok az sayıda yabancıdan biri oluyordum ve gerçek kültürlerini gerçek ortamlarını bizzat tanıma şansı buldum, o yüzden şuan söylediklerimi gönül rahatlığıyla eğer iyi anlaşırsanız aşırı sıcak, samimi ve eğlenceli insanlar diyerek aktarabiliyorum.
Erasmusgram: Gece hayatı nasıldı ? Eğlence ve konserler açısından aktif bir şehir mi ?
Yunus Emre Kaya: Yukarıda da bahsettim biraz, normal sene içinde kapalı ve açık mekanlar, meydanlar, köprüler vs açısından aşırı aktif bir şehir. Köprüler dememin sebebi yazın bi festival için bir hafta boyunca şehrin ana köprüsünü kapatıp üzerinde festival düzenliyorlar, manzara inanılmaz. Bununla beraber Morrisons denen bir Erasmus barı var giden herkes bilir mutlaka, her pazartesi Erasmus gecesi oluyor, üç katlı ve yaklaşık 5-6 farklı dj sahnesi olan bir mekanda 50 cente bira alıp yüzlerce Erasmus öğrencisiyle önce beer pong gibi içme oyunları oynayıp sonra farklı sahnelere gidebiliyorsunuz, fiyat ve ortam göz önüne alınınca çok keyifli bir yer.
Ayrıca Budapeşte özellikle techno müzik sevenler için –benim gibi- cennet diyebilirim. Mesela bilinen clublara ek olarak baharın başından beri şehirden uzakta ormanların içinde, terkedilmiş fabrikalarda veya dağların zirvesinde kamplı tekno festivalleri yapılıyor, illegal olarak tabii; bu etkinliklere tanıdıklarınız aracılığıyla 4 gün için 30-40 Euro gibi bir ücretle gidip 4 gün boyunca kamplı festivalde kalıyorsunuz.
Onun dışında içmeyi ve eğlenmeyi çok seviyorlar, bahar ve yaz aylarında her hafta hatta neredeyse her gün çok farklı festivalleri var, gerçekten genciyle yetişkiniyle eğlenmeyi iyi bildiklerini düşünüyorum. Eğlence dışında manzara ve mimari olarak da büyüleyiciydi benim için.
Erasmusgram: Erasmus , hayatında ne gibi değişiklikler sağladı ? Erasmus senin için ne ifade ediyor ?
Yunus Emre Kaya: Böyle şeyleri sözlü olarak ifade etmek çok zor, çünkü bakış açınızda ve düşünce sisteminizde küçük küçük bir araya gelen değişimler oluyor, ne değişti diye sorulunca biri en sevdiğiniz filmi sormuş gibi tıkanıp kalıyorsunuz. Ama benim için en önemli değişikliklerden biri ne kadar farklı maddi, kültürel ve coğrafi temellerden gelsek de bir kere arkadaşlık bağı oluştu mu millet ve dil bariyeri (kimse harika konuşmamasına rağmen) ortadan kalkıyor ve aslında dünyanın öbür ucunda sizden çok daha iyi durumda yaşamış bir Avrupa vatandaşıyla benzer kaygıları ve düşünceleri, mizah ve eğlence anlayışını paylaştığınızı farkediyorsunuz, bu gerçekten iyi hissettiriyor bence.
Onun dışında kendim adına Avrupa’da master ve yaşama düşüncesi her zaman vardı kafamda, oraya gidince deneyip görürüm diyordum, ilginç ve beklemediim bir şekilde Avrupa’da master yapmayı hala istiyorum ama çok uzun süre, hayatımın sonuna kadar orada yaşamaya mesafeli olmaya başladım biraz, çünkü beğenmediğimiz noktalarıyla da beraber bu coğrafyanın ve kültürün içine doğmuşuz, insan bir süre sonra yaptığı saçma esprilere ve kelime oyunlarına gülünmesinin hasretini çekiyor. Ama kendim de istemekle beraber ilgisi olan herkese düzenli bir yaşam kurana kadar Avrupa’da yaşama tecrübesini kesinlikle tavsiye ederim.
Erasmusgram: Erasmusta mutlaka yapmalısınız ve yapmamalısınız dediğin 3 şey nedir?
Yunus Emre Kaya:Mutlaka yapmalısın ve yapmamalısın içiçe olan bir tavsiyem var, insanlara ve planlara ön yargılı olmadan eğer maddi imkanınız ve zamanınız varsa tekliflere ve planlara evet diyin ve siz de bir şeyler organize edin, ben insanlarla tanışmayı sevmeme rağmen bazen üşengeç ya da ön yargılı olabiliyordum, ama hayatımın ender deneyimlerinden olan o 6 ayda arkadaşlarımın, insanların yapalım dediği şeylere ortak oldum ve muhabbet edince ve deneyimleyince çok keyif veren ve aydınlatan arkadaşlıklar ve deneyimler edindim, özellikle Erasmus’ta gerçekten spontane bir günün veya gecenin nerede veya nasıl biteceğini hayal edemiyorsunuz, o yüzden eve gelince dinlenirsiniz Türkiye’de, orada her şeye burnunuzu sokun
Budapeşte’de eğer ulaşım kartınız yoksa dikkatli bir şekilde travmay kullanın ama 47-49 hattını kullanmayın, orada kontrol görevlilerinin kıyafeti farklı oluyor ve gelmenize bir gün kala bir anda yanınızda belirip 50 Euro ceza kesebiliyor
Bir de derslere ve hocalara, en azından kendi deneyimimden yola çıkarak, mesafeli ve sıkıcı olacağı kesinmiş gibi yaklaşmayın. Özellikle sosyal bilimler okuyanlar için ufuk açıcı tartışma ortamları, keyifli hocalar ve dersler ve ders içinde eğlenceli arkadaşlıklar edinilebiliyor, çünkü genelde Erasmus öğrencilerine grup proje ve sunumları veriliyor.
Bir de şehrin meydanlarından magnet almayın, çok kazık oluyor. Hediye götüreceksiniz her zaman metro alt geçitlerini kullanın
Erasmusgram: Bize vakit ayırdığın için teşekkür ederiz
Yunus Emre Kaya:Rica ederim, seçim sürecinde yaşanan kafa karışıklığını biliyorum, Budapeşte konusunda sorusu olanlar daima bana ulaşabilir
– Yunus Emre’nin kullanıcı adını buraya bırakıyorum. Merak ettiğiniz ve kafanıza takılan bir soru olduğunda iletişime geçebilirsiniz –> https://instagram.com/yekayaa