Merhaba Betül, bize kendinden bahsedebilir misin ?
Betül: Merhaba, ben Betül. Süleyman Demirel Üniversitesi’nde İngiliz Dili ve Edebiyatı 3.sınıf öğrencisiyim. İkinci sınıfın güz dönemi İtalya’nın Pavia şehrine gitme şansım oldu. 5 ay kaldım ve az parayla çok gezme olayını denedim. Toplamda 10 ülkede bulundum. Bu röportajı da İtalya gibi ülkelere gitmekten çekinen ya da cesaret edemeyen arkadaşlarımız için yapmak istedim. Giderek orta sınıfın altına düşen bir aileden geldiğim için gerçekçi şekilde cevap verebileceğimi düşünüyorum.
Neden Erasmus yapmak istedin ? Erasmus yapmak için motivasyonun ne oldu ?
Betül: Küçük yaşlardan beri dünyanın farklı yerlerini görmek, farklı insanlarla tanışmak benim için hep büyük bir tutku olmuştu. İlk yabancı arkadaşımı 10 yaşında edinmiştim. Almanca öğrenip pratik için Facebook üzerinden arkadaşlar edinmiştim. Küçük Betül’ün hayali onlarla buluşmaktı.
Büyük Betül de onun hayallerini, genişleterek gerçekleştirmek istiyordu. Üniversitemi de dolayısıyla bunun için seçtim. Fazla rekabet ile riske girmeden kesin olarak gitmek için küçük şehirlerdeki üniversiteler birebir diye düşünüyorum. Aynı zamanda küçüklüğümden beri babamla ülke içi seyahat ettiğim için onun gezgin ruhunu aldığıma inanıyorum. Ekonomik sıkıntılardan dolayı da Erasmus benim tek şansımdı.
Neden İtalya / Pavia’yı tercih ettin ?
Betül: Bölümüm için büyük Avrupa ülkeleri olarak İtalya ve Belçika vardı. Gerisi Polonya, Romanya gibi ülkelerdi. İtalya en sevdiğim ülke olduğu için ilk tercihim orası oldu. Gerek kültürel yerleri gerek doğallığı ile ilgimi çekiyordu.
Okulumun anlaşması sadece bu şehirle olduğu için de Pavia’ya gitmiş bulundum. Diğer bölümlerin Floransa gibi şehirlerle anlaşması var. Ama Pavia da Milano’ya çok yakın olduğu için zorluk çekilebilecek bir yer değildi.
Konaklamayı nasıl sağladın ? Yurt fiyatları ve ev fiyatları nasıldı ? Hangisini tavsiye edersin ?
Betül: Italya’daki üniversitenin yurt seçenekleri vardı ve ben de daha güvenilir olduğunu düşünerek yurtta kalmayı tercih ettim. Şehir içinde birkaç yerde yurt var. Benim kaldığım yurdun her odasında mutfak vardı. Diğer yurtlardan farkı buydu. Fakat merkeze bir saat yürüme mesafesinde olması biraz kötü olmuştu.
Yine de mutfak ve otobüs durağının yurdun önü olması özelliği için katlanılabilirdi. İçinde kütüphane, çamaşır odası, çalışma odaları, bilgisayar odası, spor salonu gibi çeşitli imkanları vardı. Yabancı öğrenciler için aylık 280 euro ücreti var. Deneyimli olsaydım kesinlikle ev tutardım.
Pavia’da en fazla 250 euro tutuyor kiralar (Genellikle her şey dahil). Fakat İtalya’da ev kiralama konusunda dolandırıcıların çok olduğunu duymuştum. Bu yüzden yurt her açıdan daha güvenilir geldi. Ama bulabilen arkadaşlara merkezdeki evleri öneririm.
Pavia’da hangi üniversitede eğitim aldın? Pavia’da Erasmus yapmak isteyen arkadaşlara tavsiye eder misin ?
Betül: Pavia Üniversitesi’nde (Università degli studi di Pavia) eğitim aldım. Avrupa’nın en eski üniversitelerinden biri. Leonardo Da Vinci gibi isimlerin okuduğunu söylediler. Okul çok büyük ve karmaşık olmasına karşın her bahçenin ortasında heykeller vardı, müze gibi hissettiriyordu.
Sınıfların hepsinde amfi vardı ve çoğu tiyatro salonunu andıran güzellikte yapılmıştı. Hocalar kesinlikle çok iyi. Kendi bölümümde ders aldığım hocaların hepsi gerek maille gerek yüz yüze çok yardımcı oluyorlar. Kaldığım sınav da olmadı. Tabii yabancı öğrencilere tolerans göstermiyorlar.
Ben daha çok gezme odaklı olduğum ve yazılı sınava alıştığım için oradaki sözlü sınavlara hazırlanmak biraz sıkıntılı olmuştu. Ama çalıştığınızı belli ederseniz de bırakmıyorlar. Bu yüzden bu bölüm için bu üniversiteyi tercih ederim. Hem görünüş açısından hem de eğitim açısından çok iyi bir okul. Ayrıca ESN topluluğu çok aktif. Geziler ve şehirdeki organizasyonlar çok fazlaydı.
Pavia hakkında bilgi verir misin ? öğrenci şehri miydi ?
Betül: Oraya gittiğimde ilk düşüncem „Eskişehir” oldu. Şehrin büyüklüğü, her yere yürünmesi, her yerin öğrenci olması, barlar, kafeler, partiler sebebiyle tam olarak o şehre benzettim. Bir öğrenci için en yaşanılabilir şehirlerden biri. Tabii bu uygunluğa fiyatlar da dahil.
Milano’da bir pizza 10 euroyu bulabilirken burada 4-6 euro aralığında değişiyor malzemesine göre. Yabancı öğrenci sayısı çok olduğu için iletişimde sıkıntı yaşamıyorsunuz. Dükkanlarda da temel düzeyde İngilizce ile işinizi kolaylıkla halledebilirsiniz. Fakat öğrencileri çıkarırsak tam bir İtalyan şehri de diyebilirim.
Merkezden uzaklaştıkça yaşlı nüfusunu daha çok görebilirsiniz. Turistik açıdan da gezilecek birkaç noktası bulunuyor. Bunlardan diğer soruda bahsedeceğim.
Pavia‘da sevdiğin mekanlar neresiydi ? Pavia’da kültürel yerler var mı ? var ise önereceğin yerler var mı?
Betül: Şehir küçük olduğu için görülebilir fazla şeyi yoktu demek bu ülke için yanlış olur diye düşünüyorum. O bozulmamış İtalyan sokaklarında dolaşmanın zevki hiç bitmiyor. Yine de, turistik yerler yok değil. Parti insanı olmadığım için oturulacak ya da eğlenilecek mekanlardan ziyade, daha çok şehri keşfetme peşindeydim.
Üniversitenin aşağısından Ticino nehri geçiyor. Üstünde de güzel bir köprü var. Ponte Coperta diye geçiyor. Pavia’nın sembolü. Hem köprünün kenarlarında oturmak hem de köprü manzaralı bir çimenlik alanda oturmak herkesin tercih ettiği bir aktivite. Üniversite toplulukları bazen burada spor etkinlikleri düzenliyor.
Özellikle pazar günlerini nehir kenarında geçirmekten hoşlanıyordum. Sevdiğim bir diğer yer şehrin kilisesiydi. İhtişamlı görünüşü, zengin dekoru ve önündeki amfi merdivenleriyle sürekli kalabalık olan bir kilise. Ara sokaklara saklanmış Bazilika ise İtalya’nın eski dönem eserlerini nasıl koruduğunu gösteriyor.
Arada bir İtalyanca eserlerin okunduğu, aktif bir mekan. Son olarak da şehrin ortasındaki kale. Bu kalenin içine girmek biraz pahalı, fakat bahçesinde ve etrafında dolanmak mümkün. Bahçesi akşamları pek tekin değil, ama gündüzleri kırmızı çiçekleriyle fazlasıyla güzel.
İtalyanca’yı öğrenmek kolay mı? Üniversitede dil kursları var mı?
Betül: Üniversite dil kursu veriyor, fakat ücreti bana biraz yüksek geldi. Bu yüzden katılmadım. İngilizcesi iyi olan birinin çatpat konuşabileceği bir dil olduğunu düşünüyorum. Sadece teşekkür etmeyi bilerek gittim. 5 ayda, günlük hayatta konuşabilecek seviyeye gelmiştim.
Arkadaş ortamında da sokaktaki insanlardan duya duya da kulak aşinalığı mutlaka oluyor. Ama dilbilgisi bence biraz zor. Profesyonel anlamda uğraşmak istemezdim. Fakat benim için, birçok insanın çekici gördüğü dillere nazaran en çekici Avrupa dili.
İtalya’nın eğitim sistemi nasıldı ? Türkiye ile kıyasladığında ne gibi farklılıklar gördün?
Betül: Öğrencilere daha çok değer verildiğini düşünüyorum. Çünkü herhangi bir problemde sadece yol göstermekle kalmayıp soruna mutlaka el atıyorlar. Maillere hızlı dönüyorlar. Ofis saatleri olduğu için hocayı arama ya da uzun süre bekleme olayı olmuyor ki en sevdiğim şey buydu.
Öğrencilerin derse bilgisayar getirip hocanın her cümlesini, tam anlamıyla her cümlesini, not almaları garibime gitmişti. Ama sınav sözlü olduğu için öğrencilerin bir tık sıkıntıya girdiğini düşünüyorum. Beğendiğim diğer nokta, kesinlikle kimsede ego olmaması. Hocaların aşağılamak, kızmak, terslemek gibi şeyler yaptıklarını asla görmedim.
Türkiye’de bazen bazı hocalarla sürekli iletişime geçmek beni gererken orada çok rahattım. Sanırım İtalya ve Türkiye arasındaki en büyük eğitim farkı kafanın rahat olması. Sınav konusu haricinde.
Her ay için ne kadar hibe aldın ? Verilen hibe İtalya’da yaşamak için yetiyor mu ? Aylık harcaman ortalama ne kadardı ? İtalya’da hayat pahalı mı?
Betül: Hibe toplu bir şekilde 2133 euro olarak yattı ve ben bununla yurt ücretini ödedim. Hibe ile gezme olayım maalesef ki olmadı. Türkiye’de aldığım öğrenim kredisi o zamanın 6.5 – 6.6 euro kuruyla 80 euro civarı ediyordu. Babam 100 euroya tamamlayıp gönderiyordu. Geçimimi aylık 100 euro ile sağladım.
Sadece, İtalya’ya ilk gittiğimde cebimde 50 euro vardı ekstra olarak. Odada mutfak olduğu için yemek konusuna çok para harcamama gerek olmuyordu. Ürünler zaten euro bazında gayet ucuzken sık sık da indirime giriyordu. Dışarıda yemeyi çok tercih etmiyordum Pavia’da iken. Şehir içi otobüs, öğrenciler için yıllık 20 euro.
Yani ilk geldiğimde bu parayı ödedim ve bir daha buna para harcamadım. Daha çok gezmeye harcadım bu parayı. Ben tren kullandım ama daha ucuzu için Flixbus’ı tercih edebilirsiniz. 100 euro ile geçindiğimi söyleyince herkes şaşırıyor. Fakat Avrupa’da hayat, söylenilen ya da düşünülen kadar pahalı değil -hibe, burs gibi bir destek ile kalacak yer ödendiği sürece-. Market fiyatları, dediğim gibi gayet uygun.
Öğrenci dostu uçak firması Ryanair de gezme konusunda hayat kurtarıcı. Uçağa hep 10 euro verdim. Gittiğim yerlerde en ucuz hostellerde kaldım. Yeri geldi dışarıda kaldım. Bunlar da yaşanılması gereken şeyler diye düşünüyorum eğer amacınız keşfetmekse. Yatmadan yatmaya gideceğim yerin lüks olup olmaması bu konuda önemli değil bana göre. Dışarıda yemek yemek ise lüks değil. Basit bir McDonald’s menüsü 5-6 euro civarı tutuyor.
Benim pek tercih etmeme sebebim, gezmek için para ayırmaktı. Genel olarak İtalya’nın pahalı olduğunu düşünmüyorum. Tabii, bir şeylerden kısmak zorunda kalınıyor ama güzel anılar için kesinlikle değer.
Erasmus yaparken İtalya’da karşılaştığın zorluklar oldu mu ? Olduysa bahseder misin?
Betül: Yaşlı insanların, bizim ülkemizdeki gibi pek yardımsever olmaması beni şaşırtmıştı. Büyük şehirlerde durum farklı, ama böyle küçük şehirlerde yaş ortalaması yükseldiği için insanlar diğerlerini pek umursamıyor. Kaybolup yardım istediğim zaman ya da herhangi bir konuda soru sormam gerektiği zaman yardım eden kişiler hep gençti. Yaşlı olan kesimden ‘seni tanımıyorum, yardım edemem’ cümlesini çok duydum.
Tabii ki iyileri de var. Ama genelleme yapacak olursam bu kesimi soğuk buldum. Ayrıca bu kesimin müslümanlara karşı ırkçılık yaptığına birkaç kez şahit oldum. Bunlardan birini anlatayım. İtalyanca bilen kapalı bir arkadaşım soru sormak istediğinde uzaklaşarak ‘Bana yaklaşma’ diyen teyzeyi unutamıyorum.
Beni gördükten sonra arkadaşımın zararsız olduğuna karar verip kararından vazgeçmişti, ama kırıcı bir tutumdu. (Dipnot: Yine de kimseye karşı önyargılı değiliz. Bireylerin kendi ayıbı.)
İtalya’da gidecek olan arkadaşlara gezmek için önereceğin yerler neresidir?
Betül: Klişe olacak ama, diğer ülkeler gibi belli bir yer söylemek doğru olmaz. İtalya’nın her yeri, adı uyulmuş ya da duyulmamış, her yeri mutlaka gezilmeli. Tarih hiçbir zaman tahrip edilmemiş bu ülkede.
Herhangi bir sokakta yürürken kendinizi eski zamanda hissedebilirsiniz. Floransa’nın michelangelo tepesi, Milano’nun katedrali, Napoli’nin Pompei bölgesi gibi isimler vermektense, daha çok, bilmediğiniz yerleri gezin derim.
Biz bazı bilinmedik şehirlerde trenden inip kısa bir gezi yapıp yolumuza devam ederdik. Söylediklerime bu şekilde karar verdim. İtalya’nın her yeri görülmeli.
Erasmus senin ingilizceni geliştirdi mi?
Betül: İngilizce benim bölümüm olduğu için dil anlamında öğrettiği bir şey olmasa da pratik yapmada kesinlikle bana çok şey kattı. Çünkü sürekli, her yerde İngilizce konuşmam gerekiyordu. Arkadaşlarımla uzun sohbetlere giriyorduk.
Türkiye’de böyle bir pratik şansım olmadığı için özgüven anlamında geliştiğimi düşünüyorum. Türkiye’de döndükten sonraki o klişe Erasmus durumunu yaşadığım doğrudur. Söylenilenlere bir süre refleks olarak İngilizce cevap verdim 😀
Erasmusta mutlaka yapmalısınız ve yapmamalısınız dediğin 3 şey?
Betül: Mutlaka sokakta sabahlamalısınız, farklı kültürlerle içli dışlı olmalısınız, Türkiye’de deneyemeyeceğiniz şeyleri bir kere de olsa denemelisiniz. (Bonus: İtalya’da tren biletinizi sarı makineye, otobüslerde de şoförün yanındaki makineye okutmalısınız ki benim gibi 34 euro ceza yemeyin…)
Kimseye karşı önyargılı olmamalısınız. Sevmediğiniz bir ırk hakkında kötü konuşmamalısınız ya da tepki göstermemelisiniz. En önemlisi, İtalya’da trenlere kaçak binmemelisiniz. Şehirlerarası trenlerde %98 ihtimalle mutlaka kontrol oluyor. (Bonus 2: Her şeyin mutlaka daha ucuzu vardır. İlk bulduğunuzu almayın/yemeyin.)
Bize vakit ayırdığınız için çok teşekkür ederiz.
Betül: Ben teşekkür ederim 🙂